Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası (Müzik-Sen), AB Adalet Divanı’na 19 Şubat 2009 tarihli bir başvuru yaptı. C-228/06 sayılı Sosyal Kararı ile yeşil pasaport hakkı tanınması için Cumhurbaşkanlığına başvuruda bulundu. Ancak aradan geçen süre zarfında hiçbir ilerleme gerçekleşmiyor. Müzik ve sahne gibi alanlarda faaliyet gösteren sanatçı ve kültür insanları; sigortalılık, emeklilik gibi hakları da talep etmişti. Kültür ve Turizm Bakanlığı, karara uygun davranmıyor. Anayasanın 64. maddesi kapsamına göre “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır”. Anayasadaki ilgili maddeyi okuduğumuzda, sanatçının üretiminin maddi imkânlarla desteklenebileceği yazıyor. Gelinen noktada sanatçının sigortalılık, emeklilik gibi haklarına dair hiçbir kıdem iadesinde bulunulmadı. Sanatçı sahnesinden, albüm ve eser teliflerine kadar birçok vergi ile cezalandırılıyor. Basit bir örnek; iyi bir olasılıkla 3 ayda bir kez 500 TL hak edişimiz olduğunu düşünelim, bunun %18’ini meslek birliğine teslim ederken kesiyor, %18’ini meslek birliği bize ödeme yaparken kesiyor. %36’lık bir vergi cezasına maruz bırakılıyoruz. Devlet, hangi anayasal hak ile bunu gerçekleştiriyor? 64. maddede sanatçının korunmasına ilişkin bir şerh koyuyor. Bir başka sorun, hak arama mücadelesinde yer almak için Müzik-Sen üyesi olmamız gerekiyor. Yeşil pasaporta sahip olmak, sigortamızın yatmasını, emeklilik hakkımızın doğmasını istiyorsak Müzik-Sen üyeliği için her yıl 1080 TL ödeme yapmamız isteniyor. Sendika, daha en baştan bir enkaz ile yola çıkıyor. Hangi müzisyen, sahne sanatçısı bu tutarı karşılayabilecek durumda? Ya da kaç müzisyen, sahne alabiliyoruz? Sahnelerden ne kadar ücret temin ediliyor?
Nitelikli sanat, nitelikli bir sahnenin ücret akdi müzisyenin kendini koruyabileceği asgari oranların oldukça altında kalıyor. Bir enstrümanı satın almayla başlayan bu külfetli süreç, ekipmanların temin edilmesi, bakımının yapılması gibi uzunca bir liste ve para döngüsü başlatıyor. Yine benzer bir kriz, enstrümanların konsere taşınması ile başlıyor. Yanımızda taşıdığımız enstrümanlar, otobüs, tren, uçak gibi toplu taşıma araçlarında adeta valiz gibi bir muamele görüyor. Çantaların arasına savruluyor, atılıyor, özensizce taşınıyor. Hiçbir taşıma şirketi bu konuda bir çalışmaya nazikçe eğilmiyor. Hasar gören enstrümanlarımızın tedavisi bazen mümkün dahi olmuyor. Devletin sözde “kültür” bakanlığı, hangi vaziyetle hangi işi sürdürüyor? Müziğe, sanata düşmanca yaklaşarak yobazlığı, barbarlığı tetikleyen unsurları beslemek dışında ne gibi konulara vakıf? Her dönem gelen kültür bakanı ne iş için orada bulunuyor? 64. madde sanatçının yaşam standartlarını düşürmek, aşağılamak için daha fazla ne yapacak? Merakla bekliyorum, bu karanlık ve korkunç süreçten ne zaman çıkacağız? Haklarımızın kaybının önüne geçilmesi için örgütlenmeye, dayanışmaya ihtiyacımız var. Üzerimizdeki cezaların kalkması, insanca bir yaşam için Kültür Bakanlığı’nın asli işini yapmasını istiyoruz!
Bir Yol Gazetesi